Düşük Bebek Üzüntüsü, Sonraki Hamilelik ve Doğum
Benim kızım ikinci hamileliğimde doğdu. İlk hamileliğim tamamen sürpriz bir şekilde başladı. Tatildeydik, adım başı alkol alıyordum. Bir gün çok fena bir mide bulantısıyla uyandım. Hala ihtimal vermediğim için yediğim küflü peynirdendir dedim.
1 hafta sonra gebelik testi yapmak aklıma geldi ve inanamadım sonuca! Önce korktum “nasıl olacak?” diye. Sonra duruma alıştım, sevindim. Sürprizle başlayan ilk gebeliğim 10. Haftada bebeğin kalbinin durmasıyla sonuçlandı. Bir gün önce bir arkadaşıma hala kalbi atıyordur değil mi diye sormuştum. İçe doğma mı denir, yoksa gebelik semptomlarının yavaş yavaş kaybolması mı denir bilmem ama bebeğim kürtajla alınmak durumunda kaldı. Tabi sonra depresyon evresi başladı. “İlk duyduğumda sevinmedim, kesin hissetti, benim yüzümden oldu” noktasına kadar geldim.
Bu olumsuz deneyim bana sadece çok değerli bir doktor kazandırdı. O haftaya kadar iyi bir doktor bulamadığım için Ankara’nın en tanınmış doktorlarından, en tanınmamışına hepsini geziyordum. Artık bebek alınacak dendiğinde tavsiye üzerine gittik doktorumuza. Bebek alındıktan 1,5 ay kadar sonra kontrole gittik. Doktorum korunmamıza gerek olmadığını ama hemen yumurtlama gerçekleşmeyebileceğini söylemişti. Ultrasonda bakarken “Bu kist mi acaba, yok hayır bu bir yumurta” dedi ve biz miniğimizi daha yumurtayken görmüş olduk.
Deliler gibi bir bebeğim olsun istiyordum. Depresyon dönemimin üstüne bu yumurta ilaç gibi geldi, ama ya hamile değilsem diye her gün iş çıkışı iki gebelik testi alıyordum. Sabah erkenden kalkıp testi yapıyordum. Hayal kırıklığı olmasın diye de kimseye söylemiyordum. Eşim dahil… 9 testin sonunda ikinci çizgi belirginleşmeye başladı. Nasıl bekledim bilmiyorum ama eşime söylemek için 4-5 gün kadar bekledim. Son bir test daha yaptım artık ikinci çizgi çok netti. Eşime gösterdim testi. Tepkisi “bu gerçek mi?” oldu. Yok hayatim dedim böyle satılıyor iki çizgili! 🙂
Bu sefer tecrübeliyiz ya, doktora gitmek için 10 gün kadar bekledik. Kalp atışı, kese hepsi bir olsun diye. Doktorda da kesinleşince hormon istilasına uğrayan beynim kimseye söylememe kararı aldı. Öncesinde herkesi hayal kırıklığına uğratmıştım. Bu sefer ilk trimester bitmeden kimseye söylemek yoktu! Tabi hormoncuklarımı unutmuşum bu kararı alırken. Bir haftasonu boyunca “ya buna da bir şey olursa” diye ağladığım sırada annem aradı ve söylemek durumunda kaldım. Bir taraftan da insan bu haberi yere göğe söylemek istiyor. Haksızlık olmasın diye kayınvalidemlere de söyledikten sonra, daha 6 hafta dolmadan biz herkese haberi verip rahatlamıştık. Ama kararlıydım iş yerinde ifşa olmayacaktım! 6. haftada hayatımda daha önce hiç yaşamadığım migren krizi geçirip 3 gün rapor alınca müdürüm, 8.haftada mide bulantıları yüzünden tiryakisi olduğum çayı bırakınca çaycı abla, tavşan gibi çubuk kraker kemirmeye başlayınca da diğer iş arkadaşlarım durumu öğrendi. Benim kararlılığım da buraya kadarmış.
Öncesinde yediğim tarçınlı kurabiyedeki tarçın kokusunu alamayan ben, hamilelikle birlikte K9’a dönüştüm. Komşunun soğan kavurması yüzünden mutfağa girememeye başladım. Temel gıda maddelerim; evde pizza, işte tost ve sade kumpir olmuştu. O kadar mide bulantısına rağmen ilk üç ayda deliler gibi kilo almayı da başardım. Çünkü hamur ve patates dışında yediğim pek bir şey yoktu.
Sonra bir sabah kalktım ki midem bulanmıyor. Nasıl bir kabus benim için! Önceki gebeliğimde ilk mide bulantım geçmişti. Öğlene kadar bekledim, yok bulanmıyor. Hormoncuklar beni ağlatmaya başladı. İşten izin alıp atladım taksiye, zira araba kullanacak halde değildim. Doktorum bebeğimi gösterdikten sonra su tavsiyede bulundu: “Hazır miden bulanmıyorken git güzel bir yemek ye!”
Birkaç paranoyakça hareketten sonra ikinci trimestere geldim. Oh hamileliğin balayı dedikleri kadar var. Hiç vicdan azabı çekmeden çılgınca yiyorum. Tatlıya bir düşkünlük! Aksam yemeği yerine tiramisular gömüyorum. Ha bu arada 12.haftada cinsiyeti %85 kız olan bebeğim artık %100 kız. Tatlı serüvenim de gebelik şekeriyle sekteye uğradı. Beyaz ekmek bile yemeyecek kadar kararlı devam ettim . Kilo alımım yavaşladı. 17. Haftada da balon pıtırtısı şeklinde hareketlerini hissetmeye başladım. Ama sadece yüz üstü yattığımda hissediyordum. Kızım üzgünüm, sırf seni hissetmek için haftalarca üstüne yattım. Bu arada eşim is gereği iki ay şehir dışına gitti ve döndüğünde evde bir baloncukla karşılaştı. Güle oynaya geçti hamilelik. Antalya’ya ve Sapanca’ya gittik. Hamile olmam bizi hiç engellemedi.
Son haftalara yaklaşınca 36.haftada artık işi bıraktım. Evde sabah akşam yattım iki hafta. Bebeğin ismi dışında her şeyi hazırdı. Zaten Ankara bir sıcak! Eve sığamıyorum. Nst donemi de başladı. Her gitmemde periyodik sancılar çıkıyor, 100-120 görülüyor ama ben hissetmiyorum. Sonradan öğrendim ki yüksekmiş. Bile isteye sezaryen olmaya karar verdim. Yine bir kontrol günü. Eşime sen gelme ben kendim giderim dedim. Tabi eşim 30. Hafta itibarıyla araba kullanmamı yasakladı. Tamam dedim, kardeşimle gideyim. Sonradan düşündük de kardeşim kimi kontrole götürürse o son kontrol oluyor! Nst’de sancılar periyodik ve yüksek. Doktorum o gün bebeğin doğmasını teklif etti. Tamam dedik ama çanta evdeydi! Nasıl bir rahatlıksa… Eve döndük eşyaları aldık hastane yatış derken vakit geldi.
İnsan başına ne geleceğini bilmediği zaman daha cesur oluyor. Anestezi anında çok gerildim ama düşündüğüm kadar korkunç değildi. Hatta hiç değildi. Doktorumu görünce rahatladım zaten. Ayaklarım uyuştu, ama beni kurcalıyorlardı hissediyordum. Sonra çekik gözlü miniş bir şey gösterdiler, yanağıma koydular. O an dünyam değişmedi. Aklıma gelen ilk şey “eldivenler de kaygandır çocuğu düşürmeseler bari” oldu. Aniden bir baş ağrısı geldi. Biraz sersemlettiler beni. Allah’ım o ne kafa! Çenem düştü. 5 tane bira içmiş gibi oldum, uzun zamandır da içmedim, arada verin bana bundan diye başladım. Odaya çıktığımda Doğa’cık benden önce gitmiş herkesle tanışmıştı ama benim kafa hala yerine gelmemişti. Eşime çocuğun parmaklarını say diye ısrar ediyordum en son.
İşte benim annelik serüvenim bu şekilde başladı. Sonrasının her gün ayrı olay olacağını bilmeden…
Anne Gamze KUMBUL
0 Yorum